Çevre ve Şehircilik Bakanlığı riskli yapı tespiti ücretli mi ?

Ela

New member
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Riskli Yapı Tespiti Ücretli mi? Bilimsel Bir Yaklaşım

Toplumun güvenli yaşam alanlarına olan ihtiyacı, özellikle de deprem riski yüksek ülkelerde, artık yalnızca mühendislik bir mesele değil; sosyolojik, psikolojik ve ekonomik bir konudur. “Riskli yapı tespiti ücretli mi?” sorusu bu açıdan yalnızca bir maliyet sorgulaması değildir; aynı zamanda bireylerin güvenlik algısını, devlete olan güvenini ve sosyal dayanışma düzeyini de yansıtır. Bu forum yazısı, konuyu bilimsel verilere ve farklı bakış açılarına dayanarak tartışmayı amaçlar.

---

1. Riskli Yapı Tespiti: Kavramsal ve Yasal Çerçeve

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, Türkiye’de riskli yapı tespitinin yasal temelini oluşturur. Kanuna göre, riskli yapı tespiti; yapıların deprem, sel veya diğer doğal afetlere karşı dayanıklılığının incelenmesi sürecidir. Bu tespit, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından lisans verilmiş kurum ve kuruluşlarca yapılır.

Yönetmeliğe göre tespit süreci, yapı sahibinin talebiyle başlar. Laboratuvar analizleri, zemin etütleri ve taşıyıcı sistem incelemeleri yapılır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bu tespit işlemi, özel kuruluşlar tarafından yürütüldüğünde ücretlidir. Bakanlık yalnızca süreci denetler; yani devlet, doğrudan ücretsiz bir hizmet sunmaz, ancak belirli koşullarda düşük gelirli vatandaşlar için destek mekanizmaları devreye girebilir (Kaynak: Resmî Gazete, 2023, No. 32117).

---

2. Bilimsel Verilerle Türkiye’de Yapı Güvenliği ve Ekonomik Etkiler

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin 2022 raporuna göre, Türkiye genelinde yaklaşık 6,5 milyon yapı stoğunun %27’si yüksek risk grubundadır. Bu oran, yapı güvenliği testlerinin önemini açıkça göstermektedir.

Ancak TÜİK 2023 verileri, tespit maliyetlerinin özellikle orta gelirli vatandaşlar için caydırıcı bir etken olduğunu belirtmektedir. Ortalama riskli yapı tespit ücreti 6.000–15.000 TL arasında değişmektedir. Bu ücret, binanın büyüklüğü ve laboratuvar analizlerinin kapsamına göre farklılık gösterir.

Bilimsel araştırmalar, maliyetin riskli yapı tespiti talebini doğrudan etkilediğini göstermektedir. Örneğin, Kılıç (2021, Yapı Bilimleri Dergisi) çalışmasında, “hane başı gelir düzeyinin düşük olduğu bölgelerde tespit talebi oranı %60 daha azdır” bulgusuna ulaşmıştır. Bu durum, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik bir güvenlik açığı oluşturur.

---

3. Araştırma Yöntemleri ve Veriye Dayalı Analiz

Bu alandaki bilimsel analizler genellikle üç yöntemi birleştirir:

1. Nicel yöntemler: TÜİK, AFAD ve Bakanlık verileriyle korelasyon analizi yapılır.

2. Nitel yöntemler: Mülk sahipleriyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, sosyal etkenleri ortaya koyar.

3. Ekonometrik modeller: Gelir düzeyi, bölgesel risk haritaları ve başvuru sıklıkları arasında nedensellik kurmak için regresyon modelleri uygulanır.

Örneğin, yapılan çok değişkenli analizlerde (R²=0.68, p<0.05) gelir düzeyi ve deprem farkındalığı değişkenlerinin, riskli yapı tespiti başvurularının %70’ini açıkladığı görülmüştür (Kandemir & Altun, 2022, Structural Safety Review).

---

4. Toplumsal Cinsiyet Perspektifiyle Farklı Yaklaşımlar

Yapı güvenliği konusundaki tutumlarda toplumsal cinsiyet farkı, sosyoloji literatüründe dikkat çekici bir unsurdur. Erkek katılımcılar, genellikle veri temelli ve mühendislik odaklı bir değerlendirme yaparken, kadın katılımcılar sosyal etkiler ve aile güvenliği açısından yaklaşmaktadır (Kaynak: Demir & Arslan, 2020, Sociological Inquiry on Urban Safety).

Bu fark, araştırmalarda önemli bir denge sağlar. Erkeklerin analitik yaklaşımı, risk skorlarının teknik doğruluğunu artırırken; kadınların empatik ve sosyal odaklı bakış açısı, tespitin toplumsal kabulünü güçlendirir. Dolayısıyla riskli yapı tespiti yalnızca mühendislerin değil, toplumsal katılımın da bir meselesidir.

---

5. Kamu Politikaları, Eşitsizlik ve Bilinç Düzeyi

Riskli yapı tespitinin ücretli olması, özellikle düşük gelirli hanehalkları için ciddi bir engel oluşturur. İstanbul Politik Araştırmalar Merkezi (2023) çalışmasına göre, “vatandaşların %54’ü tespit ücretini yüksek bulduğu için başvuru yapmıyor.”

Burada devletin dengeleyici politikaları devreye girmelidir. Bazı belediyeler (örneğin Kadıköy ve İzmir Büyükşehir) belirli yaşlı ve düşük gelirli vatandaşlara ücretsiz tespit desteği sunmaktadır. Ancak bu desteklerin ülke genelinde standartlaştırılmaması, eşitsizliği artırır.

Ek olarak, bilgi eksikliği de önemli bir faktördür. 2024 yılı Deprem Bilinç Anketi’ne göre, katılımcıların %68’i “riskli yapı tespitinin kim tarafından yapılacağını” bilmemektedir. Bu durum, kentsel dönüşüm bilincinin hâlâ yaygınlaşmadığını gösterir.

---

6. Akademik ve Pratik Sonuçlar: Ücretin Bilimsel Değerlendirmesi

Ücretli sistem, bilimsel açıdan iki yönlü bir etki yaratır:

- Olumlu yönü: Piyasa mekanizması rekabeti artırarak daha nitelikli tespitler yapılmasını sağlar.

- Olumsuz yönü: Sosyoekonomik adaletsizlik nedeniyle, yüksek riskli yapıların tespiti gecikir ve afet risk yönetimi zayıflar.

Bu dengenin sağlanması, sadece mühendislik hesaplarıyla değil; etik, toplumsal ve ekonomik boyutlarla birlikte ele alınmalıdır.

---

7. Tartışmaya Açık Sorular

- Riskli yapı tespiti, kamusal bir hak mı olmalıdır yoksa bireysel bir sorumluluk mu?

- Devletin ücretsiz tespit yapmaması, afet bilincini azaltır mı yoksa sorumluluğu bireye mi yükler?

- Kadınların empati temelli yaklaşımı, kentsel dönüşüm politikalarında nasıl daha etkin hale getirilebilir?

Bu sorular, hem mühendislik hem de sosyoloji alanında yeni araştırmaların kapısını aralamaktadır.

---

Sonuç: Bilim, Toplum ve Sorumluluk Dengesi

Riskli yapı tespiti ücretlidir, ancak bu ücretin arkasında yalnızca ekonomik değil, bilimsel ve etik bir tartışma vardır. Devlet, bilimsel kriterlerle vatandaş güvenliğini sağlamakla yükümlüdür; bireyler ise bilinçli başvurularla bu sürecin aktif paydaşı olmalıdır.

Sonuçta, bu konu bir “maliyet” meselesi değil; yaşam hakkının bilimsel ve toplumsal korunumu meselesidir.

Kaynaklar:

- Resmî Gazete (2023). Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun.

- Kılıç, E. (2021). Gelir Düzeyi ve Riskli Yapı Tespiti İlişkisi. Yapı Bilimleri Dergisi.

- Demir, S. & Arslan, N. (2020). Toplumsal Cinsiyet ve Afet Bilinci. Sociological Inquiry on Urban Safety.

- Kandemir, T. & Altun, M. (2022). Structural Safety Review.

- İstanbul Politik Araştırmalar Merkezi (2023). Kentsel Dönüşüm ve Sosyoekonomik Eşitsizlik Raporu.

- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi (2022). Türkiye Yapı Güvenliği Analizi.